4 Haziran 2011 Cumartesi

YIRTILAN ÇARŞAFLAR

Bir gün yemekten sonra anam bana içli içli, dertli dertli bir şeyler anlatmaya başlamıştı. "Ah oğlum sen gideli neler oldu" diyordu. 

Bizim buraya bir kaymakam göndermişler. Neydi onun adı? Dur bakayım adı batsın, aklıma gelmedi. Tıpkı küçükken sizin mektebe gelen şapkalı herifler gibi. Din, iman, ırz düşmanının biri. 
İş­te bu devrilesi, yaşamayası, karının kızın çarşaflarını yırtmaya kalkmasın mı? 

Yürüyüşünden, gidişinden hoş­landığı kadınların, genç kızların çarşaflarını kendi eliyle, hoşlanmadıklarının, bizim gibi kocakarıların örtüle­rini jandarmalara yırttırdı. 

Sorma başımıza gelenleri. Alçağın derdi çarşafları kaldırmak değil, başka... Söylet­me beni oğlum. H.Ö.lerin kızının çarşafını, kaymakam hem de kendi eliyle üç yolun ortasında yırtmaya kalk­masın mı? Kızcağız düşüp bayılmış. Utanmaz herif, "ne de güzel yüzün varmış" diye bu hengâmede kahkah gül­mesin mi? 

Geçenlerde tarladan eve dönüyordum. Önü­me jandarma karakolundan zebellâ gibi iki herif çıkmasın mı? "Oğlum ben şehit haremiyim; dokunmayın ba­na. Bunu düşmanlarımız yapmadı" dedimse de kim din­ler. "Kadın, çarşaf yasak! Emir aldık" diye üzerime çul­landılar, çarşafımı didik didik ettiler. Rahmetli baban bu günleri görseydi!... Ne günlere kaldık yarabbi!. Gök­ten taş yağmadığına şükredelim" diyordu. 

Anan sana boyuna içini döküyor, derdini anlatıyor, senden bir ha­reket, bir şeyler bekliyordu. Fakat ben hep susuyor ko­yunun kaval dinlediği gibi dinliyor, içinden "çarşafta ne imiş, çıkarın atın ne olacakmış sanki. Ananızdan çarşaf­la mı doğdunuz" diyordun!. 
Kadıncağızın derdi bir değil­di ki. Herif gitmiş, yerine bir başkası gelmiş. Bu, yaşlı­ca bir zatmış. Çarşaflara falan dokunmamış amma, bu da mezarlığı park yapacağım diye tutturmuş. Mezarları dümdüz etmiş. Karşı gelmek isteyenleri müdde-iumumla - müdde-i umumî diyecek - anlaşarak tevkif ettirmiş. Hatta Müftü Efendiyi bile!... Ramazanda top da attırma­mış!... Sabahları ezan da okumayacaksın diye müezzini tehdit etmiş. Beyefendi uyuyamıyormuş!...

"Ezan-ı Muhammedi nasıl yasak edilir oğlum... Ezan yerine Allah göstermesin çan çalınsaydı daha mı iyi olacaktı; bizim kaymakam bey o zaman rahat rahat uyuyacak mıydı oğlum! O harman yerinde toplananlar, baban ve baban gibiler nereye gittiler? Niçin gittiler? Ya şimdi ne oldu? Neler oluyor!... Cümlemizi sen ıslah eyle yarabbi!..."

Daha neler neler. Falan öğretmen falan yerde 11 ya­şında bir kız talebenin ırzına geçmiş. Bu ırz düşmanı­nı evvelâ tevkif etmişler sonra bırakıvermişler... Anan boyuna söylüyordu...

Artık memleketi, evini, ananı, eskisi gibi sevmiyor­dun. Burada hâlâ eski hava esiyordu. Bir an evvel tati­lin bitmesini dört gözle bekliyordun. Hem bu yıl liseye geçmiştin; yeni yeni muallimler, arkadaşlar, senin için ne de olsa bir tecessüs mevzuu idi.

Bir Nesli Nasıl Mahvettiler- Osman Yüksel SERDENGEÇTİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder