10 Haziran 2007 Pazar

Peygamberimizin en büyük mu'cizelerinden biri ‘kendi zâtı’dır

Peygamberimizin en büyük mu'cizelerinden biri ‘kendi zâtı’dır

Mu’cize-i Muhammedî, ayn-ı Muhammed'dir (a.s.m.)
Zat-ı Zülcelâl ona demiş: ‘Ve inneke le alâ hulikin azîm" (Ve hiç şüphesiz ki sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin. / Kalem Sûresi: 4)Bütün ümmet, hatta düşmanları da dahil olduğu halde, icma etmişler ki; bütün ahlâk-ı haseneye câmidir.Nübüvvetten evvel, ondaki ahlâk-ı hamîdenin kemâline tercüman olan 'Muhammedü'l-Emîn' ünvanıyla iştihar etmiştir.Hazret-i Âişe (r.a.) her vakit derdi: 'Hulukuhü'l-Kur'ân” (Onun ahlâkı Kur'ân’dı). Demek Kur'ân'ın tazammun ettiği bütün ahlâk-ı haseneye câmi idi.İşte o zât-ı kerimde icmâ-i ümmetle, tevatür-ü manevî-i kat'î ile sabittir ki:İnsanların sîreten ve sûreten en cemîli ve en halîmi ve en sâbiri ve en şâkiri ve en zâhidi ve en mütevâzıı ve en afîfi ve en cevâdı ve kerîmi ve en rahîmi ve en âdili; herkesten ziyade mürüvvet, vakar, afüvv, sıhhat-i fehm, şefkat gibi ne kadar secâyâ-yı âliye varsa, en mükemmel bir fihriste-i nurânîsidir.Bunların içindeki nokta-i icaz şudur ki:Ahlâk-ı hasene çendan birbirine mübayin değil; fakat derece-i kemâlde birbirine müzahemet eder. Biri galebe çalsa, öteki zaifleşir. Meselâ:Kemâl-i hilm ile kemâl-i şecaat; hem kemâl-i tevazu ile kemâl-i şehamet; hem kemâl-i adalet ile kemâl-i merhamet ve mürüvvet; hem tam iktisad ve itidal ile tamam-ı kerem ve sehavet; hem gayet vakar ile niyahet haya; hem gayet şefkat ile nihayet el-buğz-u fillah; hem gayet afüvv ile nihayet izzet-i nefs; hem gayet tevekkül ile nihayet içtihad gibi mecâmi-i ahlâk-ı mütezahime, birden derece-i âliyede, bir zatta içtimaı, müzayakasız inkişafları mucizelerin mucizesidir. (Şuaât, Marifetü'n-Nebî)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder